Mevlânâ anlatıyor
“Bir gece vaktiydi. Evimden dışarı çıktım. Kırlarda geziyordum. Bir adamcağızın elinde fenerle dolaştığını gördüm:
-Bu gece karanlığında ne arıyorsun? diye sordum.
Adam:«–İnsan arıyorum.» diye cevap verdi.Ona dedim ki:
«–Yazık! Boşuna yoruluyorsun... Ben yurdumu terk ettim de yine onu bulamadım. Git evine… Yat, rahatına bak. Nafile arıyorsun, onu hiçbir yerde bulamayacaksın!»
Adamcağız acı acı baktı:«–Bulamayacağımı ben de biliyorum. Ama, hasretle aramak bile bana lezzet veriyor! Aradığımın o olması içimi ferahlatıyor…»”
Bu hâdiseyi Hazret-i Mevlânâ, aranan ideal insanın özelliklerine de değinerek bir de şöyle anlatır:
“Vaktiyle birisi vardı; gönlü aşkla, İman ile dolu idi, Gündüzleri eline bir fener alır, çarşıda pazarda gezer dolaşırdı. Biri ona dedi ki:
«–Böyle güpe gündüz elinde bir fenerle her dükkânda ne arıyorsun? Mumla, fenerle gün ışığında ne arıyorsun? İnsanlarla alay mı ediyorsun? Bu ne acayip hâl!»
O da:«–Her tarafta ilâhî nefesle diri olan gerçek adamı, daha doğrusu gönlü ilâhî mârifetle dolu bir insan arıyorum!» diye cevap verdi.
Beriki sordu:«–Böyle bir adam var mı?»
Bu sözü duyan birisi dedi ki:«–Ey hür bilgin! Görmüyor musun; bu çarşı, bu pazar adamlarla dolu?»
Elinde fener olan adam;«–Ben, dedi; iki yol ağzı caddede, hiddetlendiği, öfkelendiği zaman köpürmeyen; hırsa, şehvete kapıldığı vakit kendine hâkim olan ve her türlü nefsanî isteklerini yenen kişiyi arıyorum!Öfkelendiği zaman, şehvete kapıldığı vakit kendisini tutan, sabreden adam nerede? İşte ben; sokak sokak, mahalle mahalle böyle bir insan arıyorum! Dünyada bu iki hâle (hiddete ve şehvete) karşı koyan, dayanan, sabreden adamı bana gösteriniz; bugün ben, ona canımı feda ederim!»”
işte yukarıdaki kıssa'da belirtildiği gibi Adam aramak ve Adam olmak,Adam kalmak iyi savunmak,iyi olmak,iyi kalmak,yalana karşı olmak ve yalan söylememek yalana tavırlı olmak doğruyu söylemek doğru olmak.
Hazreti Ebubekir (ra) bir gün mescitte otururken Allah Rasûlü’nün (aleyhissalâtü vesselam) mübarek sakallarında beyazlıklar gördü ve sebebini sordu.Efendimiz (sas) de “Hûd Sûresi beni ihtiyarlattı! sözü ile “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hûd Sûresi, 11/112) âyetine işârette bulunmuştur. Evet, Allah Rasûlü “İstikâmet üzere ol!” emrini kendi kulluk ufkuna göre çok derin anlamış ve hayatını o çizgide sürdürmüştür.İnsan her anında her anında her durumun’dazenginken’de fakirken’de güçlüyken’de zayıfken’de hasta ve sağlıklı iken’de hakiki bir kul olma bilinci ile hareket etmelidir.
Allah ile aran iyiyse kolayi,seni gören her yaptığından haberdar olan bir Allah’ı biliyorsan kolay,Birgün hesaba çekileceğini biliyorsan kolay,Birgün öleceğini ve bu dünyada misafir olduğunu biliyorsan kolay.
VEL HASIL MÜSLÜMAN OLMAK KOLAY MÜSLÜMAN KALMAK OLAY..